İlk günkü kadar değilse de kurumlar arası iletişimsizlik ve koordinasyonsuzluk devam ediyor. Vatandaş yaşamış olduğu sorunlardan dolayı tam olarak hangi kuruma başvuracağını bilemiyor. Deyim yerindeyse herhangi bir kuruma işi düşen vatandaş kurumlar arasında mekik dokumak zorunda kalıyor ve evine eli boş dönüyor.
Her ne kadar 2023 ve 2024'ün sonlarına doğru TOKİ konutlarına taşınılacağı söylense de henüz maliyet dahi ortaya çıkmış değil. Barınma sorunu tam olarak çözülemediğinden ve kiracılara konteyner sağlanamadığından dolayı fahiş kiralar almış başını gidiyor.
Molozlar yerli yerinde duruyor. Ağır hasarlı binaların çoğu hala ayakta ve büyük bir tehlike saçmaya devam ediyor. Trafik deseniz deprem öncesinden dahi büyük bir keşmekeşlik arz ediyor.
Okullarımız açıldı ama çocuklarımız gün boyu toz soğumaya devam ediyor. İleride bizi bekleyen en büyük tehlike akciğer kanseri riski. Uzmanlar bu konuda her gün çeşitli açıklamalarda bulunuyor ama bununla ilgili herhangi bir önlem alınmıyor.
Yaklaşan kış ayları ile birlikte konteynerde yaşamına devam edenleri büyük sorunlar bekliyor.
Yerinde dönüşümle ilgili henüz netleşmiş ya da alınmış bir karar yok. Parası olanın 9 kat olmayanın kredi ve hibe kullanması durumunda 4+1 kat çıkacağı söyleniyor. Dolayısıyla 1001 umutla beklediğimiz şehri estetikten ve mimariden yoksun ucube bir görüntü bekliyor.
Yaşanan sorunlarla ilgili hiçbir kurumun sorumlusu sorumluluk almıyor. Valilikten Çevre Şehircilik Müdürlüğüne, belediyeden AFAD'a kadar herkes topu birbirine atıyor. İşin biteceği verilen tarih dolduğunda işin yerinde kaldığı görülüyor. Vatandaşın beklentileri kurumların ilgisizliği ve karar almazlığı yüzünden heba oluyor.
Yarın ve sonraki günlerde kimse nasıl bir Adıyaman'da yaşayacağını kestiremiyor. Günler aylar haftalar geçiyor umutlar tükeniyor.
Başta devletin olmak üzere kurumların daha büyük sorumluluk üstlenerek yaşanılır bir şehri hep birlikte yeniden kurması gerekiyor. Bu konuda sadece kurumlara değil şehrin STK’larına ve basınına da büyük işler düşüyor. Hep birlikte el ele vererek ve sorumluluk yüklenerek şehrimizi yeniden şehir yapabiliriz. Aksi takdirde bugünlerimizi bile aramak zorunda kalacağız