6 Şubat’ta yaşanan büyük yıkımın ardından Adıyaman’da yaraların sarılması yönünde büyük çaba sarf eden ve sürekli sahada, halkın içinde olan Saadet Partisi İl Haşim Asnuk gelinen süreci Gazetemiz Yeni Adıyaman’a değerlendirdi. Kurumlararası koordinasyonsuzluktan TOKİ konutlarına, Organize Sanayi Bölgesinden yerinden dönüşüme ve Koçali ve Gömükan barajlarının bir türlü bitirilememesine kadar birçok konuda önemli açıklamalarda bulunan Asnuk’un açıklamalarından öne çıkan satır başları :
6 Şubat depreminin dokuzuncu ayı içindeyiz. Neredeyse bugüne kadar bir karınca adımı kadar yol alamadık. Ve yine maalesef yol alamamanın temel sebebi de şehri yönetenlerin beceriksizliğidir. Bu denli büyük bir beceriksizlik, kaos ve düzensizlik ancak çalışılarak oluşturulabilir. İlgililer sorunları zamana yayarak unutturmaya çalışıyorlar adeta. Çünkü onlar sorunların zamana yayılarak unutulacağına inanıyorlar, bugüne kadar unutturdukları onlarca meseleden biliyorlar. Depremin ilk gününde olduğu gibi yine ciddi bir koordinasyonsuzluk var. Kamu idaresinin sözünün geçemediği yıkım şirketleri var. Yavaş yavaş asbest ile bizi kanser edecek toz var. Bu koordinasyonsuzluk dokuz aydır çözülemedi, sorunları çözmek için kurulan kurumlar sorunları çözümsüzlüğe ulaştırmaktan başka bir şey yapamadılar. AFAD maalesef en büyük afet olmaya devam ediyor. İnsanlar haklarını aramak için günlerini mahkeme kapılarında geçiriyorlar. Şehir günden güne kan kaybediyor. İlk gün dediğimiz şeyleri bugün de yine aynı şeyleri söylüyoruz, çünkü aynı şeyleri yaşıyoruz. Adıyaman'ın toparlanması için muhakkak yasal bir düzenleme yapılması gerekiyor. Yasal düzenleme şart. Yapılacak yasal düzenlemede özellikle şu konularda muhakkak düzenlemeler yapılmalı.
1- Hizmet sektöründe ciddi bir kan kaybı var. Kamu çalışanlarının tayininden dolayı insanımız hak ettikleri nitelikli hizmeti alamıyor. Her gün yetişmiş kalifiye personel il dışına tayin istiyor. Hastaneye gidiyoruz, hastanede insanlar tedavi olacakları doktor bulamıyor. Uzun suredir randevu meselesi çözülemedi, randevu alınamıyor.
Eğitim ise daha vahim. Bugüne kadar şehre iyi hizmet veren 3.000'e yakın öğretmenimizin il dışına tayin istediği söyleniyor. İnsanların kalacakları yeri yoksa ve ondan dolayı tayin isteniyorsa bu zaten dünyanın ayıbı. Ne kadar insanın yerleşmeden dolayı tayin istediğini bilmiyoruz. Eğer sebep yerleşme ise tayin doğal hakları. Soruyoruz, bugüne kadar kalmaları için bu insanlara konteyner temin edilebildi mi? sağlık sorunları, eğitimdeki personel sıkıntısının ileride şehrin geleceğini büyük oranda olumsuz etkileyeceğini bilmemek için toplum içinde yaşamamak gerek. Neden çalışanlar için burayı daha cazip hale getirmiyorlar. Yıllarca OHAL tazminatı vardı ve bu tazminattan on binlerce memura ek ödeme veren kamu burada aciz kalmamalı. Eğer kurumlarda nitelikli personelin kalınması isteniyorsa muhakkak bu konuda, burada kalanlara yönelik ciddi mali yönden ve sosyal haklar yönünden iyileştirmeler yapılmalıdır.
2- Bir ili ayakta tutan en önemli lokomotiflerden bir tanesi o ilin sanayisidir Organize sanayi bölgemiz neredeyse kilit vurulacak duruma geldi. Doluluk oranın %20-30'lara kadar indiği söyleniyor. İlgililerin, yatırımcılara burayı cazip kılacak teşvikler verilmeli ve insanları üretime katkı vererek mutlu etmeleri gerekiyor. On binlerce insanın TYT programları üzerinden geçici işçi olarak alınması geçici bir çözümdür ve aslında üretimi ve sanayiyi de bitirir. Bu uygulama sadece günü kurtarmaya yönelik olur. Oysa olması gereken, Sanayiyi güçlü tutmaktır. Sadece TYT üzerinden oluşturulacak bir istihdam insanları tembelliğe alıştırır ve önlerini görmemelerine, yarınlarını planlamalarına engel olur. Bir an …